1.
Yabancı dillerin etkisinin artması, Türkçenin söz varlığını, söz dizimi
özelliklerini olumsuz yönde etkiliyor. Divan Oteli demek dururken Hotel Divan,
Marmara Oteli demek dururken The Marmara demek, Türkçenin sözdizimi
özelliklerini zorlamaktır. Son zamanlarda bir de çeviri yoluyla anlatım türü
ortaya çıktı. Sözler Türkçe, ama anlatım kalıbı yabancı kaynaklı… Doğru olmayan
bu kullanışlar da yaygınlaşıyor: Çay içmek, kahve içmek yerine çay almak, kahve
almak; özür dilerim yerine üzgünüm gibi kullanışlar bunlara sadece birkaç örnek.
Türkçenin yapısına ve mantığına aykırı bu yanlışlardan kurtulmamız gerekiyor.
Böyle düşünen bir yazar aşağıdakilerden hangisini söylemiş olamaz?
A) Türkçenin yabancı
dillerin etkisinden kurtulmalıdır.
B) Yanlış kullanımlar
dilimize zarar verir.
C) Bazı anlatım
kalıpları olduğu gibi çevrilmemelidir.
D) Dilimizin kurallarına
aykırı kullanımlardan kurtulmamız gerekir.
E) Yabancı kaynaklı
kullanımlar bir dilin zenginliğinin göstergesidir.
2.
Halit Ziya, eserlerinde insani değerleri esas aldığı için onun eserlerindeki
kahramanlar insanı her yönüyle adeta kuşatır. Toplumun her kesiminden seçilen
kahramanlar, yüzeysel bir şekilde tanıtılmaz. Yazar, kahramanlarının mizacı ve
psikolojileri üzerinde yoğunlaşarak onların iyiye ya da kötüye doğru yönelişini
tarafsız bir şekilde verir. Bunu yaparken de toplum gerçeklerini göz ardı etmez
ve toplum gerçeklerini olduğu gibi yansıtmaya çalışır.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yazar, kahramanlarını
gerçekçi bir şekilde tanıtmıştır.
B) Yazar, kahramanlarını
tanıtırken onların ruhsal yönleri üzerinde de durmuştur.
C) Halit Ziya’nın
eserlerinde toplumun her kesiminden insana rastlamak mümkündür.
D) Yazar, kahramanlarını
tanıtırken yan tutmaz.
E) Halit Ziya’nın
kahramanları ya tam iyidir ya da tam kötüdür.
3.
Alman dilinin gelenekçi söyleyiş kurallarının dışına çıkan Nietzsche, yazılarını
bir şiir uyumu içinde yazar, aklından geçeni yazıya dökerken dil bilgisi
kurallarını bir yana iter; aforizmalar şeklinde yazdığı eserlerinin büyük kısmı
imalarla, düşüncelerine dair ipuçları ile doludur. Olumlu başladığı bir cümleyi
ya da paragrafı olumsuz bitirir ya da olumsuz başlar, olumlu bitirir. Alaycı,
iğneleyici bir anlatımı vardır.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yazar dil bilgisi
kurallarına uymamıştır.
B) Yazılarında şiir
uyumu görülmektedir.
C) Gelenekçi söyleyiş
kurallarının dışına çıkmıştır.
D) Yazılarının
gidişatında istikrarlı davranmıştır.
E) Anlatımında kendi
düşüncelerini de vurgulamıştır.
4.
Türk kültür hayatındaki son on-on iki yıllık gelişme cumhuriyetin kuruluşundan
sonra yapılan reformlardan hız almıştır. Tanzimat döneminin reformlarıyla
başlayan dönem Türkiye’de Doğu – İslam müesseseleriyle Avrupa’dan müesseselerin
yan yana yaşadıkları bir geçiş dönemidir. Cumhuriyetin kuruluşuyla girişilen
reformlar ise, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası olan ikililiğe son vermiş,
Türkleri kesin olarak batı kültürü ve medeniyeti çevresine sokmuştur.
Yukarıdaki paragraftan ‘Türk kültür hayatı’yla ilgili aşağıdakilerden hangisine
ulaşılabilir?
A)Cumhuriyet döneminde
yapılan reformlar bazı alanlarda ikililiğe yol açmıştır.
B)Cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana Doğu-Batı kültür öğeleri bir arada devam etmiştir.
C)Osmanlı
İmparatorluğu‘nda Tanzimat‘tan sonra ikililik yaşanmıştır.
D)Türkiye’de yaşanan
ikililik Türklerin batı kültürü ve medeniyeti çevresine girmesini
zorlaştırmıştır.
E) Kültür hayatımızdaki
gelişmeler cumhuriyetten sonraki reformların sayesinde olmuştur.
5.
Çağdaşları arasında en büyük şairdi Atilla İlhan. Kendi alanında bir virtüözdü.
Ama artık yok! Şiirlerindeki serbestlik, rahatlık ve ne olursa olsun doğruluk’
Çoğu şairde göremeyeceğimiz bir üslup’ Lise sıralarına yazılan iki satırı, şiir
diye okuyan toplumumuzda bu ne büyük acıdır(!) Allah’ın rahmeti üzerine olsun…
Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Şair Türk
edebiyatının en büyük şairiydi.
B) Doğruluktan yana olan
bir şairdi.
C) Üslubu birçok şairden
farklıdır.
D) Toplumumuzda şairin
değeri bilinmemiştir.
E) Kendi alanında önde
gelen bir şairdir.
6.
Türkçenin şu andaki en önemli sorunu, dildeki yabancı öğelerin artmasıdır. Her
dilde yabancı kökenli söz vardır. Hiçbir dil saf değildir. Türkçe de pek çok
dile söz vermiş, pek çok dilden söz almıştır. Türkçenin verdiği sözler de
vardır. Bunlardan en ilgi çekici olanı son zamanlarda dilimize giren kiosk’tur.
Bu söz Türkçeden İngilizceye geçen köşk sözüdür. İngilizcede kiosk biçimine
dönüşmüş ve bizim sözümüz bu defa farklı bir anlamda karşımıza çıkmıştır.
Dildeki yabancı sözlerin bir ölçüsü olma-lıdır. Bu ölçü dilin kimliğini bozacak
derecede olmamalı- dır.Dil gerek duyduğu sözleri,karşılık bulunmaması durumunda
yabancı dillerden aynen veya ses değişikliğine uğratarak alır.
Yukarıdaki paragraftan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Türkçeden yabancı
dillere sözcükler verilmiştir.
B) Dilimize giren
sözcükler dilimizin yapısını bozacak derecede olmamalıdır.
C) Yabancı dillere geçen
sözcükler değişime uğrayarak tekrar karşımıza çıkmıştır.
D) Dilimize yabancı
sözcükler girmemelidir.
E) Yabancı sözcük
kullanmayan hiçbir dil yoktur.
7.
Klasik sözcüğü, üzerinden çok zaman geçtiği halde değerini yitirmeyen, türünde
örnek olarak gösterilen eserler için kullanılır. Klasikler, edebiyatı edebiyat
yapan gerçek değerlerdir. Böyle önemli eserlerin sahnelenmeleri çok dikkatli bir
çalışma gerektirir. Eserin özüne, ruhuna, geçtiği çağa, metinde yaratılan
atmosfere ve dil yapısına sadık kalmak esastır. Klâsikler çinko, kalay, bakır
değildir, onlar altındır,24 ayar altın. Altına altın muamelesi yapmak ve
meseleye bir sarraf hassasiyetiyle yaklaşmak gerekir.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir.
A) Klasik eserler kalıcı
eserlerdir.
B) Klasikler edebiyatın
temel taşlarıdır.
C) Klasik eserler
sahneleneceği zaman eserin genel yapısının bozulmamasına dikkat edilmelidir.
D) Günümüzdeki klasikler
gelecekte de varlığını sürdüreceklerdir.
E) Klasikler
değerlendirmeye alınırken çok hassas davranılmalıdır.
8.
Dil değişimine inananlar, ona yürekten katılanlar; evimizde oturup düzgün
uyaklı, Nedim ağzından gazeller yazarak kendimizi ve iki üç bağımlıyı
eğlendirmek hevesinde değiliz. Bizim bütün düşüncemiz, derisi katılaşmış eline
sapanını tutan,çatlak topuklu,çorapsız ayağıyla Türk topraklarının göbeğine
basan yurttaşlarımızın söylediğini anlamak, istediğini yapmak, yapmasını
istediğimizi ona kolayca anlatmaktır.
Böyle söyleyen bir yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Nedim ağzından
gazeller yazmak istemektedir.
B) Halkın kendisini
kolayca anlamasını istemektedir.
C) Dilin değişiminin
halkı zor durumda bıraktığını düşünmektedir.
D) Halkın üst tabakasına
seslenmeyi yeğlemektedir.
E) Dilin değişmemesi
taraftarıdır.
9.
Kadınların gerçek yüzünü saklayıp makyaj yapmalarını modern toplumun, çağdaş
insanın kadın üzerindeki baskısı olarak görüyorum. Bu baskı altında kadınlar hep
kendini saklamak, kendini insanlara beğendirmek zorunda kalmıştır. Kadınların bu
baskıdan kurtulması, ancak toplumun kadına bakış açısının değişmesiyle mümkün
olacaktır.
Yukarıdaki paragraftan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Toplumsal bir sorun
olan makyaj, kadınları toplumda küçük düşürmektedir.
B) Kadınlar, makyaj
yaptıklarında kendilerini daha güzel hisseder.
C) Makyaj yapımıyla
toplumsal anlayış arasında bir bağ vardır.
D) Eski çağlardan bu
yana toplum, kadınlar her zaman ön planda olmuştur.
E) Kadın gerçekten
güzelse onun makyaj yapmasına gerek yoktur.
10.
Batılılaşmak Osmanlı’dan miras kalan ve Türkiye’nin de bir türlü dindiremediği
iki yüzyıllık bir sancı. İçinde bulunduğumuz günler, bu sancıyı azaltmak için en
somut adımların atıldığı bir tarihsel dilime rastlıyor. Avrupa Birliği’ne
katılmak amacıyla peş peşe uyum yasaları çıkarıldı, yıllardır yaşadığımız
antidemokratik uygulamaları kınayanlar Avrupa Birliği taraftarlarının
katılımıyla artıyor, Türkiye’de Avrupa Birliği’nin getireceği ekonomik artılar
ve eksiler tartışılıyor. 3 Ekim’den sonra müzakerelerin başlamasıyla ve tam
üyelik vizesinin alınmasıyla her şey su yüzüne çıkacaktır.
Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Batılılaşma yalnızca
Türkiye’nin sorunu değildir.
B) Günümüzde Avrupa
Birliği için bazı adımlar atılmaktadır.
C) Avrupa Birliği’nde
Türkiye’nin tam üyeliğinin artıları ve eksileri tartışılmaktadır.
D) Batılılaşma süreci
iki yüz yıl öncesine dayanmaktadır.
E) Avrupa Birliği
taraftarları Türkiye’deki antidemokratik uygulamaları kınamaktadır.
11.
Zavallı Osmanlıca! Ne kadar kolay yıkılıp gitti. Selanik’te başlayan, kökenini
halkın dil bilincinde ve konuşma dilinde bulan sade lisan akımı, beslenip
gelişerek, yirmi yılda Osmanlıcayı tahtından indirdi. Yüzyıllar içerisinde
oluşmuş bir yazı dilinin bu kadar kolaylıkla ortadan kalkması üzerinde yeterince
durulduğunu, bu olgunun yeterince incelendiğini sanmıyorum.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Osmanlıca kısa bir
süre içerisinde ortadan kalkmıştır.
B) Sade dil akımı
konuşma diline yakındır.
C) Osmanlıca çok geniş
bir coğrafyada kullanılmıştır.
D) Osmanlıcanın oluşumu
kısa bir zaman almıştır.
E) Osmanlıcanın
yıkılması üzerinde fazla durulmamıştır.
12.
Az gelişmiş milletlerin geri kalma sebepleri incelendiğinde, insanlarının milli
ve çağdaş ihtiyaçlara göre eğitilmemiş olduğu görülür. Gelişmiş milletlerin gücü
ekonomi, endüstri ve ticaretteki başarılarından çok eğitilmiş, vasıflı iş
(bilgi yelpazesi.net)gücünden ileri gelir. Çünkü maddi güçler bir gün kaybedilebilir. Onun için bir
ulusun yaptığı en iyi yatırım eğitime yaptığı yatırımdır.
Böyle düşünen bir yazara göre bir milletin gelişmesi aşağıdakilerden hangisine
bağlıdır?
A) Gelişmiş milletlerle
iyi ilişkiler kurulmasına
B) Ticarette yeni
atılımlar yapılmasına
C) Ekonomik alanda
reformlara
D) Eğitim seviyesinin
yükseltilmesine
E) Sanayileşme hızının
arttırılmasına
13.
Türk cumhuriyetlerinde, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yeni bir süreç
başlamıştır. Beş Türk cumhuriyeti bağımsız olmuş, diğerleri de daha serbest
hareket edebilme imkânlarına kavuşmuştur. Nitekim bunun etkisi de kısa zamanda
görülmeye başlanmıştır. 1991′de Azerbaycan, 1993′te Türkmenistan ve Özbekistan,
1994′te de Karakalpakistan Lâtin alfabesine geçme kararı almıştır. Bu ülkelerde
yeni alfabeye geçiş kademeli olarak uygulamaya konmuştur. Diğer yandan Kırım
Türkleri ile Gagavuzlar da Lâtin alfabesine geçerek bazı süreli yayınlarını yeni
alfabeyle basmaya başlamışlardır.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Bazı Türk
cumhuriyetleri serbest hareket etme imkânına kavuşmuştur.
B) Latin alfabesine
geçiş bu devletlerin daha kolay edebi ürünler ortaya koymasını sağlamıştır.
C) Bazı ülkelerde yeni
alfabeye geçiş aşamalı olarak uygulamaya konmuştur.
D) Sovyetler Birliğinin
dağılmasından sonra bazı Türk cumhuriyetleri bağımsız olmuştur.
E) Sovyetler Birliğinin
dağılması Türklerin yeni alfabeye geçişi için bir fırsat olmuştur.
14.
Gelenekler, bireysel yaratıcılık, grup farklılaşması ya da değişen koşullara
uyarlanma zorunluluğundan ileri gelen değişme dinamiği ile çatışır. Bu durum
nesil farklılaşmasına neden olur. Ama aynı zamanda da değişimle uzlaşır. Çünkü
gelenekler değişmeyi, gecikmeli de olsa, giderek özümler. Bugünün değişimleri,
yarının gelenekleri olur.
Yukarıdaki paragrafta ‘gelenek’ ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) Geleneklerin
değişimle çatışması nesiller arası kopukluğa neden olabilir.
B) Gelenekler de zamanla
değişebilir.
C) Değişimin başlıca
nedenleri yaratıcılık ve farklılaşmadır.
D) Gelenekle değişim
bazı noktalarda zıt düşebilir.
E) Gelenekler değişen
koşullara çabuk uyum sağlar.
15.
Bilimde, teknolojide yaşanan gelişmeler dile de yansır. Yeni kavramlara, yeni
ürünlere dilimizin kaynaklarından yararlanarak karşılık bulmamız gerekir. Türkçe
söz köklerinden işlek eklerle yapılan yeni türetmelerle dilin söz varlığı
zenginleştirildiği gibi, aynı yolla dile kazandırılacak terimlerle Türkçenin
bilim dili olarak gelişmesine katkıda bulunmuş olacağız. Aksi halde dilimiz
yabancı dillerin baskısı altında kalarak benliğini yitirir. Benliğini yitirmiş
bir dilin milleti de yok olmaya mahkumdur. Bu konuda aydınlara ve özellikle dil
araştırmacılarına büyük görevler düşmektedir.
Böyle düşünen bir yazar aşağıdakilerden hangisini söylemiş olamaz?
A)Teknoloji ve dil
ilişkisi göz ardı edilemez.
B) Yapılan yeni
türetmeler dilimizi zenginleştir
C) Teknolojinin yeni
ürünlerine Türkçe karşılıkların bulunması Türkçenin bilim dili olmasını sağlar.
D) Bilim dili olan
Türkçenin yeni kelimeler türetmesine gerek yoktur.
E) Teknolojiye paralel
olarak yeni kelimeler türetmek dilimizi yabancı dillerin baskısından
kurtaracaktır.
CEVAP ANAHTARI
1) E 2) E 3) D 4) C
5) A 6) D 7) D 8) B 9) C 10) C
11) D 12) D 13) B
14) E 15) D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder